Yağmurun Gelini – Sinan Akyüz
- aynurunkitapligi
- 23 May 2017
- 2 dakikada okunur

Instagram: aynurunkitapligi
Kitabın Yazarı: Sinan Akyüz
Yayınevi: Alfa Yayınları
Kitap Türü: Aşk, Tarih, Dram
Yayınlandığı Yıl: 2017
Sayfa Sayısı: 333
Arka Kapak
“Bazen alıp başını gitmek ister insan. Uzaklara, çok uzaklara… Görürüm ki sen de alıp başını gitmek istersin buralardan. O vakit ben de seni yanımda götüreyim derim…”
Delal iliklerine kadar sarsıldı. Sonra ani bir öfke hissetti içinde. “Doğrudur,” diye bağırdı. “Uzaklara, hem de çok uzaklara gitmek isterim… Fakat Şiyar’ımın olmadığı bir yere de gitmek istemem.”
Mamo sakinliğini hiç elden bırakmadı.
“İstersen acele hüküm verme,” dedi. “Yarın sabaha kadar vaktimiz vardır. Bilesin ki benim oğlum da senin gibi yaralıdır. Bu kötü günlerinizde birbirinize yoldaş olursunuz kızım. Baran’ım elbette iyileşecek, bir gün ayağa kalkacaktır. O zaman da senin yaralarını o iyi edecektir…”
Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu, ta ki Şiyar’ının atı Cengâver bir başına ortaya çıkıncaya kadar… Nasıl olmuştu da mutluluk bu kadar çabuk uçup gitmişti ellerinin arasından? Nasıl olmuştu en güzel günü kara güne dönüşüvermişti? Şimdi nasıl Şiyar’ın kardeşi Diyar’a eş olacaktı? Töreye nasıl karşı gelecekti? Sürdü Cengâver’i ölüme, ama kader ona başka bir yol çizdi. Önce Mamo’yu gönderdi, sonra da umudu…
1950’lerde sınır kaçakçılığını önlemek için tüm sınır mayınlanmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmişti. Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi. Onların gerçek yaşamlarından yola çıkarak kaleme aldığı bu kitapla Sinan Akyüz, bize her ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Sevginin ve cesaretin gücüyle…
Kitaba başlarken beklentim çok yüksekti. Beklentimin beni hayal kırıklığına uğratmayacağını adım gibi biliyordum çünkü Sinan Akyüz bu zamana kadar okuduğum hiç bir kitabında beni hayal kırıklığına uğratmadı. Hep yazarın kaleminin çok basit olduğu söylenir ama yazarın işlediği konular o kadar ağır ki bütün kitabı ağlamaklı okudum. Bir de kalemi, dili ağır olsaydı sanırım bin kat daha mahvolurdum. Bu yüzden kalemine kesinlikle sözüm yok şayet işlediği konular zaten insanın kaldıramayacağı kadar ağır.
Şiyar, Delal'e evlendikleri gece vermek için yüz görümlülüğü olarak gök mavisi bir kumaş ve altın bilezik siparişi verir. Düğün günü gelmiş çatmış, sınırdan gelecek kaçakçıdan hala bir ses seda yoktur. Siparişini alabilmek için gece gittiği sınırda beklemeye koyulmuşken sabahında istediklerini almış ama sınırdan ayrılmadan önce mayına basan bir kaçakçıya yardım etmek için sınırı geçtiğinde askerler tarafından açılan ateşte hayatını kaybetmiştir. Delal ise Şiyar'ın atının düğün yerine vardığında üstünde sevdiğini göremeyince o anda neler olduğunu anlamıştır.
Ne var ki gelinliğiyle kalakalan Delal töre gereğince Şiyar'ın kardeşi Diyar ile evlenmesi uygun görülür. Çaresiz bir şekilde ortada kalan Delal karşısına çıkan Mamo'nun teklifiyle mahvolan hayatı için kararını çoktan vermiştir. Yorumum buraya kadar spoiller içermiyor çünkü ilk sayfalarda öğreniyoruz tüm bunları.
Bir kitap sürekli ağlamaklı okunur mu? Okudum işte. Delal'in yaşadıkları akıl alır gibi değildi. Delal'in Şiyar'ın ölümünden sonra kayboluşu, yıkılışı yürek burktu. Delal'in kendi gibi yaralı olan Baran ile yaralarına merhem arayışı, Mamo'nun babacanlığı, merhameti kesinlikle kitabı hayranlıkla okumama yetti. Bir de gerçek bir öyküden derlenmiş olması, yaşananların gerçek oluşu kitabı gözümde daha da mükemmelleştirdi. İçinizi sızlatacak bir kitap arıyorsanız Yağmurun Gelini kesinlikle doğru tercih, şayet Sinan Akyüz bu işin mükemmelce üstesinden geliyor. Sevgilerle...
Yorumlar