Mine – Işık Gürer
- aynurunkitapligi
- 18 Ara 2016
- 2 dakikada okunur

Instagram: aynurunkitapligi
Kitabın Yazarı: Işık Gürer
Seri Adı: Mine #1
Yayınevi: Aya Kitap
Kitap Türü: Dram
Yayınlandığı Yıl: 2010
Sayfa Sayısı: 256
Arka Kapak
Hayat var; aşk da... Hayatın küçük anları vardır. Bazen bir mutluluk ya da karanlıktan kopmuş küçücük bir ışık parçası gizlenmiştir bu anlara. Açığa çıkması için, sevgi dolu ve tutkuyla yapılacak bir dokunuş gereklidir. Bu dokunuş yılların ağırlığını örtbas ederek, sonsuz bir ışıltıyla doğacak güneşi müjdeler. Işık Gürer’ in ilk romanı Mine, böylesi bir dünyadan sesleniyor bize. Çağımızın uzağında, çoktan unutmuş olduğumuz duyguları benliğimize yeniden hatırlatırken şiirin, arzuların, gizlenmesi gereken tutkuların eşliğinde bir aşk hikâyesine dönüşüyor. Eskinin yeniye, arzuların tutkulara, tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi, “güzel ve iyi” olanın yanında, onu çevreleyen karanlıkların da bulunacağı gerçeğine işaret ediyor. Yüzyılın başında Bursa’nın bir köyünden İstanbul’a bir konağa gelin olan Mine, çocukluktan bir anda kadınlığa, ardından “hanımlığa” geçişin bütün sancılarını iç dünyasında yaşarken, aynı değişimi ve sancıyı “doğum” la bir kez daha deneyimliyor. Yazarın seçkin bir dili var. Hikâye 1910’ların İstanbul’unda bir konakta geçse de, tarihsel arka plan, küçük yaşam ayrıntıları ve insanın özü unutulmadan sayfalardaki yerini almış. Işık Gürer yaşamı yeniden kurgularken, gerçek olana biraz daha yaklaşmış.
Kitap hakkında ne söyleyeceğimi inanın bilmiyorum çünkü bu kitap beni mahvetti. Kitabı elime aldığım anda tek nefeste okudum ve nasıl bitirdim inanın hatırlamıyorum. Öyle uçsuz bucaksız duygulara sürükledi ki beni tarif etmem kesinlikle imkânsız.
Hafız Efendi oğlu Süleyman'a kız istemek için Mine'yi görmeye gittiğinde 65 yıllık ömründe kalbinin böyle çarpacağını Mine'yi görene dek bilemezdi. Ama Mine'yi gördüğü o ilk anda fikrini değiştirir ve baştan beri oğlu için uygun gördüğü rahmetli karısının yeğeni Mine'yi kendi ister ve Mine de çaresiz bir şekilde Hafız Efendi ile evlenmek zorunda kalır. Ta küçücükten yavuklusu olan Ali'nin onu kaçırması kurtarması için beklese de Ali'den ses seda gelmeyince ve Mine bu evliliğe razı gelmekten başka bir şansı kalmamıştır. Razı gelmekten başka şansı da yoktur çünkü kimse dedesi yaşında olan bir adamla evlenmek isteyip istemediğini sormamıştır. İstanbul da ki konağa artık hanım olarak gittiğinde Mine elinden bir şey gelmeyeceği için her şeye boyun eğmiştir.
O Hafız Efendinin boyu devrilsin diyor başka da bir şey demiyorum. Bu nasıl bir nefis ve vicdandır ki torunu yaşında olan Mine'yi yanına yatağına alır. Ya Mine'nin annesine ne demeli kızını torunu yaşındaki adama vermek ne demek. Tüm o satırlar boyunca gecelerce Mine'nin yatak yerine girdiği mezar benim kırılma noktam oldu ve neredeyse ağlamaktan kitabı okuyamadım. Empati dahi kuramadığım beni mahveden bir kitaptı.
Hele Süleyman'ın yaşadıkları duyguları yüreğimi dağladı resmen. Bir kere dokunsunlar sarılsınlar doya doya bakışsınlar istedim ama olmadı. Hele o son beni mahvetti. Hafız Efendi'nin nefsine karşı koyamayıp girdiği günahların bedelini Süleyman'la ödemesi... Of ulan of! Işık Gürer kalemi ile tanışmayanınız varsa bir an bile beklemeyin diyorum. Mine'nin yaşadıkları kesinlikle yüreğinizi dağlayacak. Beni en derinden etkileyen kitaplar arasına giren Mine'yi okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Herkese kucak dolusu sevgilerle...
Yorumlar