Güz Fırtınası – Rita Hunter
- aynurunkitapligi
- 16 Ara 2016
- 2 dakikada okunur

Instagram: aynurunkitapligi
Kitabın Yazarı: Rita Hunter
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kitap Türü: Tarihi Aşk
Yayınlandığı Yıl: 2016
Sayfa Sayısı: 584
Arka Kapak
GEÇMİŞİ, ÜZERİNE GÖLGE GİBİ DÜŞEN BİR ADAMIN TEK ÇARESİ, DAİMİ BİR GÜNEŞTİR...
“Belki de hiç... Belki de hiçbir zaman tehlikeye ne kadar yaklaştığını anlayamayacaktı. Güzel, küçük kıvılcım bilmiyordu ki bu dünyada ateşten de sıcak şeyler vardı…”
Abertillery Dükü’ne ait papaz evinde ailesiyle birlikte yaşayan Jane Hammond’ın hayatı, kendi küçük dünyası ve gizli hayalleri üzerineydi. Mutlu olduğu, kendini huzurlu hissettiği, ona göre dünyanın en güzel topraklarında yaşamanın belki de tek bedeli, efendileri olan soylunun dikkatini çekmeden, hatta var olduklarını unutturarak devam etmenin bir yolunu bulmaktı. Zira bugüne kadarki hiçbir Abertillery Dükü’nün ahlâk ya da merhametiyle övündüğü söylenemezdi. Jane endişelerine rağmen, yeni dükün huzurlu dünyalarına ayak basmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine inanmaya hazırdı. Ne var ki, soyundan gelen uğursuzluğu gölge gibi üzerinde taşıyan ve geçmişte yaptığı korkunç şey yüzünden yargılanan dükün diğerleri kadar umursamaz olabileceğini düşünmek başlı başına bir hataydı. Gizemli ve baştan çıkarıcı son Abertillery Dükü Alexander Darius Cunningham’ın Hammond ailesini kabul etmeye mecbur bıraktığı görev onları hiç de arzulamadıkları şekilde bir araya getirirken; tesadüfler ve güçlü güz fırtınaları, tutkulu serüvenlerinin fitilini ateşleyecekti.
Okuduğum ilk Rita Hunter kitabıydı ve tek kelimeyle bayıldım. Okurken bir o kadar da eğlendim. Kitap çok iyi çok güzeldi ama betimleme kısmı bana biraz fazla geldi ve tek yakındığım sebep buydu ama kitabın güzelliği bu durumu göz ardı etmeme sebep oldu. Ayriyeten yazarın kendi adını değil de neden Rita Hunter mahlasını kullanıyor çok merak ediyorum. Kitabın kalınlığı kesinlikle gözünüzü korkutmasın, o kadar akıcıydı ki sayfalar su gibi birbiri ardına aktı gitti.
Alexsander kuşaklarca talihsizliğiyle ünlenmiş ailesinden olan en son Dük'ün ölümünden sonra bayrağı devralmış ve yeni Dük olarak atanmıştır. Ama geçmişinde yaşadıkları yüzünden kötü şöhreti neredeyse tüm İngiltere'ye yayılmış ve bu şöhret yüzünden insanların ona farklı gözle bakması ve arkasından söylenenleri göz ardı edip hiç bir şeye kulak asmamıştır. Dük'ün hizmetinde olan papaz ölünce yeni ekselansları onları uzaklaştırmak yerine onlara bir görev verir. Jane'in annesi, kız kardeşi ve kendisi Ekselanslarının kız kardeşini eğitmek için görevlendirilir. Jane ve ailesi yeni ekselansların kötü şöhretini öğrendikten sonra ondan zarar görmemek için uzak durmaya çalışırlar ama Jane'in karşısındaki adamın çekimine karşı koyması çok güçtür.
Kitap Jane'in Avcının Günlüğü ismiyle yazdığı kitap bölümleri ile ayrılmış ve o bölümleri çok sevdim. Jane'in iblis takıntısı ve bu doğrultuda Alexander benzetmeleri beni çok eğlendirdi. Kitabı okurken Jane'in hissettiklerini hissederken Jane'in duyguları yanında Alexander'ın hisleri biraz sönük kalmıştı bana göre. Ama Jane'e olan iflah olmaz tutkusu neredeyse alev almasına sebep olacaktı o ayrı. Historik tarzı kitapları çok sevmeme rağmen British Historik tarzında okuduğum kitaplar arasında kesinlikle en iyilerim arasında yerini aldı. Yazarın diğer kitapları okuma listeme çoktan girdi ve hatta bir tanesini sipariş ettim bile. Okumak için kesinlikle çıldırıyorum. Okuyacağınız en eğlenceli British Historik tarzı kitap olabilir. Muhakkak okuyun eminim çok seveceksiniz.
Yorumlar