top of page

Hep Seni Bekledim – Nicholas Sparks

  • aynurunkitapligi
  • 5 Kas 2015
  • 3 dakikada okunur

Instagram : aynurunkitapligi

Kitabın Yazarı: Nicholas Sparks

Orijinal Adı: The Lucky One

Çeviren: Türkan Çolak

Yayınevi: Artemis Yayınları

Kitap Türü: Günümüz Aşk

Yayınlandığı Yıl: 2012

Sayfa Sayısı: 433

Arka Kapak

ÖLÜMLE İMTİHANI, ONU HAYATININ AŞKINA GÖTÜRECEKTİ


Amerikan Deniz Piyadesi Logan Thibault. Irak’taki görevi sırasında çamurun içinde, gülümseyen bir kadın fotoğrafı bulduğunda, onu bir kenara fırlatmayı düşündü. Ama yapamadı. Bunu yerine, fotoğrafı sahibine vermek için üsse götürmeye karar verdi. Ancak fotoğrafın sahibi bir türlü bulunamadı. O günden sonra sürekli cebinde taşıdığı fotoğraf Thibault’a şans getirdi.


Kumarda kazanmaya başladı ve iki arkadaşının öldüğü ölümcül bir çarpışmada sağ kurtuldu. Gizemli fotoğraf artık Thibault’un uğuruydu.


Bir şekilde fotoğraftaki kadının, kaderinin anahtarını elinde tuttuğuna inanan Thibault, onu bulmak için tüm ülkeyi katledeceği bir yolculuğa koyulacaktı. Peki bulabilecek miydi? Ve onu bu serüvende neler bekliyordu.


“Romantizm ve gizemle örülü Hep Seni Bekledim, Nicholas Sparks’ın tüm hünerlerini sergilediği, hayatımızın şaşırtıcı yollara girmesi ve kaderin bizi gerçek ve sonsuz aşkımıza yönlendirmedeki gücü üzerine unutulmaz bir hikaye.” –New York Times

Nicholas Sparks, New York Times’ın çok satanlar listesinde bulunan ve her kitabı film olup iyi başarılar elde eden bir yazardır. Hep Seni Bekledim’de de olduğu gibi. Kitabı beğendim beklentimi de karşıladı fakat kitap okumayı çok seven biri olarak beklediğim tek şey kitabı her şeyiyle hissetmemdi ama maalesef kitabı, konuyu çok beğenmeme rağmen çok fazla hissedemedim. Beğenerek okudum hatta son sayfalara geldikçe karşılaştığım bazı sonuçlar ile “HAYIR, OLAMAZ” nidaları attığım doğrudur ama o çok beğendiğim defalarca okuduğum ve okumaya devam edeceğim kitaplar gibi beni içine hapsetmedi. Ama şunu söylemeliyim ki hayvan beslemek konusunda pek olumlu değilimdir çünkü hayvan beslenen bir evin çok fazla hijyenik olmadığını düşünsem (Temizlik hastası ve takıntılı olduğum doğrudur) de kitaptaki Thibault’un Alman çoban köpeği Zeus sayesinde sanırım köpek beslemeye artık çok fazla ön yargılı bakmıyorum, yani evin içinde olmasa da bir köpek besleyebilirim. Çünkü Zeus’u gerçekten çok sevdim. Kitaba gelirsek;


Thibault, Amerikan Deniz Piyadesi Birliği ile Irak’taki savaşa katılmış bir askerdir. Savaşın her askere verdiği olumsuz etkiler Thibault için de geçerliyken bir gün çamura saplanmış bir şekilde arkasında “Emin Ellerde Sakla. –E” notu yer alan bir kadın fotoğrafı bulur. Fotoğrafı o an atmak isteyen Thibault kararını değiştirir ve birlikteki diğer askerlerden birinin karısı, sevgilisi olabileceği ihtimalini düşünerek fotoğrafı birlikteki panoya asar. Haftalar sonra panonun önünden geçtiğinde fotoğrafın hala orada olduğunu görünce bir sahibinin olmadığını düşünür ve içinden gelen bir hisle fotoğrafı alır.


Askerlerle oynadığı kumarda genelde kaybeden Thibault fotoğrafı aldığı günden beri kendine şans getirmiş ve tüm oyunları kazanmaya başlamıştır. Ardından iki arkadaşının öldüğü bir çatışmada kendisinin sağ çıkması Thibault’un şaşırmasına neden olmuştur. En yakın arkadaşı Victor’a fotoğraftan bahseder ve Victor ona o fotoğrafın onun için bir şans tılsımı olduğunu ve onu yanından ayırmadığı sürece hep şans getireceğini söylese de Thibault Victor’a bir türlü inanmaz ama fotoğrafı da asla yanından ayırmaz. Yine bir çarpışmada Victor fotoğrafın Thibault’a şans getirdiğine inanarak onun peşinden gitmemesi gerektiği halde gider ve Thibault ile beraber kendisinin hayatı da kurtulur. O günden sonra Victor o kadının Thibault’a şans getirdiğini, onun kaderi olduğunu ve onu bulması gerektiğini söyler. Savaştan döndükten sonra Victor’un ısrarları üzerine ve Victor ile geçirdikleri kaza sonucunda Thibault gerçekten kadının kaderi olduğunu inanıp onu aramaya karar verir. Elindeki eski fotoğrafın çekildiği yeri tahmin edip ülkenin bir ucundan bir ucuna köpeği Zeus ile yürüyerek fotoğraftaki kadını bulmak için aylarca süren bir yolculuğa başlar.


Fotoğrafın Hampton’da bir sirkte çekildiğini tahmin edip yolculuğa başlamıştır. Hampton yakınlarında Şerif Yardımcısı Clayton ile karşılaşmaları biraz trajikomik olmuştur. Thibault, Clayton’a hiç yapmaması gerektiği halde güzelce bir ders verir ve yoluna devam eder. Clayton getirildiği oyuna sinirlenip kasabanın her yerinde Thibault’u aramaya başlar.


Elindeki fotoğrafı birkaç kişiye sorduktan sonra Beth’i yani Elizabeth’i bulan Thibault, bu yolculuğa çıkarken aklına getirmediği ve hiç ummadığı bir şey olur. Elizabeth’e aşık olur ve kaderinin gerçekten Elizabeth olduğuna karar verir. Tabi kasabaya gelir gelmez kuyruğuna bastığı Clayton’un eski karısı olduğundan habersizdir. Ayrılıklarından sonra bile Beth’in tüm flörtlerine taş koyan Clayton, Thiboult’la adil olmayan bir savaşa girmiştir.


Elizabeth’in büyükannesi okuru fena halde eğlendiriyor ve tabi Clayton’dan nefret etmemek kesinlikle elde değildir. Başta söylediğim gibi kitabı beğendim, beğenerek okuduğum, hem güldüm hem üzüldüm ve beklentimi kesinlikle karşıladı. Fakat çok fazla kendini hissettirmedi. Ama tabi ki size de aynısı olacak diye bir şey yok. Kesinlikle alıp okumanızı tavsiye ederim. Çok seveceğinize eminim.


Bu arada kitabın filmi olduğunu da söylemiştim ama şunu söylemeliyim ki film o kadar kötü ki, kitap ile neredeyse hiçbir bağlantısı yok. Filmin ancak ilk 15 dakikasına kadar tahammül edebildim. Kitabı okuyun ama mümkünse filmini izlemeyin veya okuduktan sonra izlerseniz aradaki farkı çok iyi anlayacaksınız. Hoşçakalın!.


Filmin Fragmanı;

 
 
 

Yorumlar


Arşiv
Yorumlarım
Yorum ve Eleştirileriniz
  • Black Instagram Icon
  • Blogger - Black Circle
  • Black Google+ Icon
  • Twitter - Black Circle
Beni Takip Edin
Lütfen emeğe saygı duyalım...
bottom of page