Lohusa, Ümmü Sübyan - Şafak Güçlü
- aynurunkitapligi
- 8 Eki 2015
- 2 dakikada okunur
Instagram: aynurunkitapligi
Kitabın Yazarı: Şafak Güçlü
Yayınevi: Hiç Yayınları
Kitap Türü: Korku - Gerilim
Yayınlandığı Yıl: 2013
Sayfa Sayısı: 346
Arka Kapak
Genç Kadının yüzüne baktı… İşte o anda, şeytanın dehşet dolu yüzüyle karşılaştı… Korkunç bir yüzü vardı genç kadının.
Furkan; olduğu yere çakılıp kalmıştı. Ne kaçabiliyor ne de kadına saldırıp bebeği kurtarabiliyordu.
İblis dev gibi olmuş olmuş gözleri ile ona bakıp; “sen buna karışma! O bizim, O cinlerin” dedi.
“İnsanlardan bazı kimseler Cinlerden bazı kimselere sığındılar da onların(cinlerin) taşkınlıklarını arttırdılar.” CİN suresi 6. Ayet
Korku filmi izlemeyi çok severim, korku-gerilim romanı okumayı da. Ama korkunun Türk yapımı her şeyine karşıyım. Arkadaşım “Türkler korku filmi yapmasın ya” diyen benim gibi kaç kişi var acaba? Eminim sayıca çok fazlayızdır. Yapmayın kardeşim korku filmi de çekmeyin korku romanı da yazmayın Allah aşkına. Neden bizim sadece cinlerden, şeytanlardan, ruhlardan korkacağımızı sanıyor bu Türk yazar ve senaristler? Rica ediyorum bırakın bu işi. Bu korku yazma işini iyi yapan yabancılar yapsın siz yapmayın.
Lohusa’nın yazarı Şafak Güçlü aslında senarist ve yazardır. 2004 yılında gösterime giren “Büyü” filmini bilmem hatırlar mısınız? İşte o filmin senaristliğini yapmış yazarımız. Kitapta işlediği gibi filmde de sürekli cin, kötü ruh, şeytan konusu işlenmiştir. Keşke işlemez olaydı. Şu korku anlayışınız lütfen cin, şeytan olmasın artık aşın kendinizi. Sonra biz bir hata yapıyoruz, alıyoruz okuyoruz, izliyoruz sonra arkanızdan bugün benim yaptığım gibi iyi şeyler söylemiyoruz! Kitaba gelirsek;
Seda ve Yusuf çifti öyle pek de imanı güçlü olan insanlar değillerdir ( ki çok klişe olmuş Türk korku filmleri hep böyle başlıyor ya). Çiftler ilk bebeklerini kucaklarına alırlar fakat Seda’nın anlam veremediği şeyler gelişmeye başlar. Anneye ve bebeğe bir şey musallat olmuştur. Bu konulardan anlamadığı için kayınvalidesi ve evdeki yardımcısına bahsettiklerinde bebeğe ve kendisine musallat olanın Ümmü Sübyan adı verilen cin olduğunu öğrenir. Ümmü Sübyan, kırkı çıkmamış bebekleri ele geçirmeye çalışan bir cindir. Seda’nın bebeğini de istediği için bebeğe musallat olmuştur.
Aynı zamanda İzmir’de bir hastanede temizlik görevlisi olan Furkan ürkütücü, korkunç ve anlam veremediği rüyalar görmeye başlar. Rüyalarında bir kadının ondan yardım istediğini ve başka bir kadının da bir bebeği ele geçirmeye çalıştığını fakat bir türlü bunu engelleyemediğini görür. Furkan buna engel olmak için İstanbul’a gider ve Rıza Baba adında yalnız yaşayan, dini bütün bir adamla tanışır. Ama rüyasındaki bebeği nasıl bulacağını bilmez. Rıza Baba, “Allah sana yardımcı olacaktır evlat” sözüyle zamanını beklemeye başlar.
Gelişen olaylardan sonra tabi ummadığımız sonuçla karşılaşıyoruz. Aslında Ümmü Sübyan’ın bebeğe dadanması çok eskiden yapılan bir anlaşmaya bağlı olduğunu görüyoruz. Neyse çok ipucu vermeyeyim de sürprizi kaçmasın kitabın (!)
Tamam, itiraf ediyorum kitaba çok bok attım ama beni ürküttü mü ürküttü. Ürkütmesinin de tek sebebi çocukluğumda çok muhabbetini yaptığımız adını bile söyleyemediğimiz üç harfli diye adlandırdığımız zamanları aklıma getirmesinden. Ama sıktı artık korku anlayışımızın bu çerçeve içerisinde kalması. Bence Türkler de güzel şeylere imza atabilir. Neyse, yazarın tavsiyesi üzerine "YATMADAN ÖNCE OKUMAYIN" sloganı ile satılmaktadır. Bu tür romanlardan hoşlanıyorsanız tam sizlik bir roman olabilir ama benlik değildi.
Yorumlar