Serenad - Zülfü Livaneli
- aynurunkitapligi
- 3 Eki 2015
- 2 dakikada okunur

Instagram : aynurunkitapligi
Kitabın Yazarı: Zülfü Livaneli
Yayınevi: Doğan Kitap
Kitap Türü: Yerli Roman
Yayınlandığı Yıl: 2011
Sayfa Sayısı: 484
Arka Kapak
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.
1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.
Bir adamın on parmağında on marifet olur mu? Olur! Zülfü Livaneli öyle bir adam işte. Edebiyattaki başarısını söylemeye bile gerek yok çünkü üstada laf yok. Hele ki müzik, aman Allah’ım. Zülfü Livaneli kitaplarını övmeme gerek yok sanırım. Çünkü Zülfü Livaneli farkını ve kalitesini kesinlikle çoktan ortaya koymuş bir yazar. Kitaba gelirsek;
Maya Duran 46 yaşında, bir çocuk annesi dul bir kadındır. İstanbul Üniversitesi’nde halkla ilişkiler bölümünde memur olarak çalışan Maya’nın görevi üniversite konuklarını en iyi şekilde ağırlamaktır. Üniversiteye bir konferans için Amerika’dan Türkiye’ye gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner ile ilgilenmesi görevini almıştır.
Profesör ile tanışıp onun daha önce İstanbul’da yaşadığı, üniversitede görev yaptığını duyan Maya çok şaşırır. Sabahın çok erken saatinde profesörün Şile’ye gitmek istediğini duyan Maya şaşırsa da misafirinin ricasını kırmamıştır.
Profesörle ilgilendiği zamanlarda Maya’nın takip edildiğine dair kuşkuları olmuştur fakat buna bir türlü anlam verememiştir. Sabahın ilk ışıklarıyla Şile’ye yol alırlar ve Şile’ye vardıklarında profesör sahile iner ve kemanı ile serenad yapar. Bu duruma bir türlü anlam veremeyen Maya, yaşlı profesörün hastalanacağını düşünür ve engel olmaya çalışır. Ama korktuğu başına gelmiştir. Hastaneye gittiklerinde Maya’yı şok eden gerçeği öğrenir.
Yaşlı profesörün İstanbul ile çok hazin bir geçmişi vardır. Almanya’dan, Nazi zulmünden kaçıp İstanbul’a sığınan Maximilian Wagner’ın hazin dolu aşk hikâyesine ve Nadya’nın Yahudi katliamından kaçışına ve tam zulümden kaçtım derken İstanbul’daki hazin sonuna şahit oluyoruz. Maya’nın ısrarı üzerine ona geçmişin tüm karanlık ve hazin dolu hikâyesini, aşkını anlatmış ve anlatmadan önce tek bir şartı vardır. Bu hikâyeyi kesinlikle yazmasını istemiştir. Profesörün Maya ile ortak özellikleri vardır, Maya’nın ailesinin geçmişi.
Daha fazla ayrıntıya girip kitabın büyüsünü kaçırmak istemiyorum. Max’ın Nadya’ya olan aşkına şahit oluyoruz, geçmişlerine, acılarına, mücadelelerine, ayrılıklarına ve ölümlerine. Hele ki Amerika’dan gelen haber ile Max’ın Maya’yı görmesi ve ondan tek ricası. İşte o rica beni mahvetti.
Yazar tarihin en acı olayını Struma ve Mavi Alay facialarını gözler önüne sermektedir. Sadece okuyabileceğiniz bir kitap değil, emin olun okurken her sayfasını araştıracağınız bir kitap ve tarihin tozlu sayfaları ile karşılaşacaksınız.
Başta da söylediğim gibi kitabı tavsiye etmeme gerek bile yok, çünkü zaten Zülfü Livaneli farkını yine Serenad ile ortaya koymuş. Buram buram tarih ve aşk kokan bu romanı mutlaka okuyun. Kitapta katliamlara sebep olan liderler ile ilgili bir sözü paylaşmak istiyorum;
“İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar!”
Yorumlar