top of page

Uçuşta – R.K. Lilley

  • aynurunkitapligi
  • 22 Kas 2015
  • 3 dakikada okunur

Kitabın Yazarı: R.K. Lilley

Orijinal Adı: In Fligth

Seri Adı: Up In The Air #1

Çeviren: Melek Elif Eren

Yayınevi: Aspendos Yayınları

Kitap Türü: Erotic Romance, +18

Yayınlandığı Yıl: 2014

Sayfa Sayısı: 326

Arka Kapak

Ketum kabin memuru Bianca, milyarder otel sahibi James Cavendish’i gördüğünde zor kazanmış olduğu bütün soğukkanlılığını kaybeder. İlk karşılaşmalarından sonra 7 cm topuklu ayakkabılarıyla on bir metre yükseklikte bir tepsi şampanyayı rahatça taşıyabilen bir kız için şaşırtıcı bir şekilde dizlerinin bağının çözülmüş olduğunu fark eder. Genelde sakin olan Bianca, onun turkuaz gözlerine bakmadan kendini alamaz. O gözlerde direnmenin imkânsız olduğu bir meydan okuma, bir vaat var. Oysa o, “hayır” demeye ve bunu gerçekten kastetmeye alışık bir kız.


Bianca, birinci sınıfta görevli bir kabin memuru olarak süper modeller ve film yıldızlarıyla ilgilenmeye alışık ama James Cavendish yakışıklılığıyla hepsini gölgede bırakıyor. Bu dehşet verici adam hakkında karşı konulmaz bulduğu tek şey görünüşü olsaydı, Bianca onu görmezden gelebilirdi. Ama onun hiç olmadığı kadar aklını başından alan şey, tanıştıkları andan itibaren Bianca’nın üzerinde kurduğu hâkimiyet ve onun gözlerinden okuduğu zevk ile acı vaadi.

Yine bir serinin başlangıç kitabı ile karşınızdayım. Baştan söyleyeyim kitapta +18 ibaresi bulunmakta, eğer erotik romans sevmiyorsanız pek tarzınız olmayabilir. Ben her zaman söylüyorum erotic romance seviyorum, birde içine BDSM serpiştirilmişse tam benlik.


Seri genellikle Elli Ton Üçlemesi ile karşılaştırılmış ve bu karşılaştırmaya hep kızıyordum ama maalesef kızdığım şeyi bende yaptım. Elli Ton Üçlemesi veya Crossfire serilerinin kitap yorumlarında da söylemiştim, bu tarzı seviyorum ve kitaplara da bayıldım. Ama nedense Bianca ve James ilişkisi beni Ana-Christian veya Eva-Gideon ilişkisi kadar heyecanlandırmadı. Kitap, Elli Ton Üçlemesi veya Crossfire serisi gibi hemen hemen aynı konuları içermekte, yani anlayacağınız birbirine benzerlikleri var. Erotik romans yazarları farklı bir şey kurgulayamıyorlar herhalde, yine milyoner bir adam, yine karanlık bir geçmiş, yine problemli bir çift, yine taciz, yine tecavüz. Elli Ton da oyun odası vardı ya, bu seride oyun bahçesi var. Farklı olsun diye uğraşmış yazar fakat pek becerememiş.


Dikkat! Her kitapta kalıplaşmış olduğu gibi bu kitapta da güzelliğinin ve çekiciliğinin farkında olmayan bir kız ve cazibesine dayanılmayan yakışıklı bir adam bulunmakta!


Bianca çalıştığı havayolu şirketinde 1. sınıf yolculara hizmet eden bir kabin memuru. Ünlü milyoner James Cavendish ile karşılaştıkları ilk andan itibaren aralarında karşı koyulamaz çekim mevcut ve ne kadar soğukkanlı davranmaya çalışsa da James’in bakışları onun bu tavrı sergilemesini zorlaştırıyor. James Cavendish oteller zinciri olan zengin, yakışıklı kadınların ilgi duyduğu bir adam. Bianca’yı ilk gördüğü andan itibaren kızı gözüne kestirmiş durumda. Normalde özel uçağı varken ilgisinden dolayı Bianca’nın tüm seferlerine katılıyor. James, Bianca’ya karşı olan ilgisi ve arzusunu dile getirince Bianca tarafından reddediliyor. Aslında o da ilgi duymuyor değil, ama kızımız biraz mahcup kendisi ile sadece bir kaçamak yapacağını düşünüyor. James reddedilince uçak kabininde Bianca’nın hayır diyemeyeceği şeyler yapıyor. Bianca ilk başta karşı koymaya çalışsa da elinde olmayan bir şekilde James’e boyun eğiyor ve kendine hükmetmesine izin veriyor. James, Bianca ile ilgili gerçeği öğrenince onu daha da arzuluyor ve tabi arzular şelale oluyor. Böylelikle çiftin tutku ve arzu dolu ilişkileri başlıyor. Ama Bianca’nın James hakkında bilmediği bir şey var. James fantezileri olan bir adam yani bir sadist, acı vermekten hoşlanıyor ve ilişkilerine BDSM karışıyor. Bianca'nın itaatkârı olmasını istiyor.


“‘Lütfen bana James de’ diye beni azarladı. Üzerime doğru eğilip direkt kulağıma doğru fısıldadı. “Yine de yalnızken Bay Cavendish diye hitap edebilirsin.”


Salıncaklar, kırbaçlar, kıskaçlar vs. Bu ilişki Bianca için ne kadar ürkütücü olsa da karşı koyamıyor ve James’in ona yaptığı tüm şeyleri kabul ediyor. James, bu ilişkiyi sürdürmek istiyor fakat dışarıda onunla birlikte gözükmek istememesi, gizli saklı tutması Bianca’yı üzüp rahatsız etse de James’den bir türlü vazgeçemiyor.


Genelde bu tür ilişkilerde erkekler bağlanmaktan korkarken bu sefer öyle olmuyor. James ne kadar adım atıyorsa Bianca da o kadar geri adım atıyor. Sonunda üzüleceğini bildiği için bağlanmaktan korkuyor ve en çok korktuğu da başına geliyor.


Tabi çiftimiz öyle pek de normal değil. Geçmişleri biraz karanlık, ikisi de pek güzel şeyler yaşamamışlar. Karanlık ve problemlerle dolu geçmişleri şimdiki hayatlarının şekillenmesine sebep oluyor. Sonrasında yaşananlar fırtınalı ve ateşli olan bu ilişkiyi biraz sarsıyor ve bir yerden sonra ilişkileri çıkmaza giriyor ve James, Bianca’yı kaybetme eşiğine geliyor. Tabi bu da ikinci kitabı deli gibi merak ettirtiyor.


“Benden çoktan vazgeçmişsin gibi bir his var içimde. Keşke bizim hakkımızda ne kadar ciddi olduğumu anlamanı sağlayacak kelimeleri bulabilseydim” –James Cavendish


Bianca’nın sürekli James’in bronz teninden ve kaslarından bahsetmesi beni o kadar sıktı ki, sürekli bronz bacak, bronz kol, bronz bilmem ne ve artık acaba bronzlaştırıcı krem mi kullanıyor diye parmağını yalayıp adamı kontrol etmesi artık yeter dedirtti. Umarım serinin diğer kitaplarında da her sayfa James’in bronz teni konu olmaz. Bir de kitapta mantık hataları vardı. T-shirt giyiyorken birden nasıl oluyorsa gömlek oluveriyordu. Her neyse BDSM içerikli erotik romans okumayı seviyorsanız iyi bir tercih olabilir. Ama baştan söyleyeyim, Elli Ton Üçlemesi ve Crossfire serisini okuduysanız bu seri size biraz sönük gelebilir. Tabi ben henüz ilk kitabı okudum belki diğer iki kitap fikrimi değiştirebilir.


 
 
 

Yorumlar


Arşiv
Yorumlarım
Yorum ve Eleştirileriniz
  • Black Instagram Icon
  • Blogger - Black Circle
  • Black Google+ Icon
  • Twitter - Black Circle
Beni Takip Edin
Lütfen emeğe saygı duyalım...
bottom of page